1 Mart 2017 Çarşamba

Kuşlar Yasına Gider; Hasan Ali Toptaş

"Demek seni gözünün içine baka baka aldattı ha, dedi bana dönerek yeniden; bir şey söyleyeyim mi, sana da zaten aldatılmak yakışırdı oğlum."

Hasan Ali Toptaş'ın cümleleriyle tanıştığım Kuşlar Yasına Gider bitince anladım ki okuduğum son kitabı olmayacak. Cümleleri yormadan bu kadar güzel sıralayan yazarın kitabını ; hadi bir de Hasan Ali Toptaş kitabı okuyayım diyerek almıştım ama çok beğenerek ve zevkle okudum. Zarif bir baba-oğul hikayesini anlatmış bizlere; buram buram Anadolu kokan. Köyüne  giderken geçtiği yollar, o geldi diye hoş geldine elinde tesbihle gelen dayısı; hepsi hepsi bizim hayatımızdan fırlamış da roman olmuş gibi. Bir adamın annesinin babasının gözünün içine bakarak yaşaması, kardeşinin acısını gözünden anlaması daha güzel anlatılamazdı. Minibüs sahibi babası, günün birinde minibüsünü satıp eve gelir. Tır şoförlüğü yaptığı sırada kaza yapar, bir ayağını kaybeder ve  protez bacak yaptırma süreci başlar . Aslında Ankara'da yaşayan oğlu,  özel arabasıyla köyüne gidip gelerek bu hastalık anında babasının yanında olur. Babası için sık sık şehirler arası yolculuk yapmak zorunda kalan kahramanımız, köyüne giderken hep aynı yerde,  bir at görür ve at kişneyerek bir süre onu takip eder. Başlarda ciddiye almadığı bu olay, eniştesinin oğlum dikkatli ol, o ecel atıdır demesiyle yüreğine bir korku düşürür. Köye her geldiğinde aynı atı, aynı yerde görmeye devam eder. Romanın sonunda gözyaşlarımı tutamadım; ecel atı geldi birini aldı.. Ben en iyisi kim olduğunu söylemeyim siz okuyun da öğrenin. Şimdilik ağzımda bir kaşık bal, gözümde bir damla yaşla yeni limanlara yelken almak niyetiyle Toptaş'a veda ettim.. Okumayanlara şiddetle tavsiye ediyorum, kitapla kalın 🙏🏻🙌🏻

28 Şubat 2017 Salı

Küçük Ağaç'ın Eğitimi

 'Bir şeyi yitirdiğin zaman yorulmak iyi gelir'


Küçük ağaç'ın eğitimi ; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen kitaplardan.. Yazarı ; Forrest Carter'ın kendi hayatını yazdığı otobiyografik kitap, bizlere insan kalmanın hikayesini anlatıyor. Çeroki Kızılderilisi Küçük Ağaç, annesi ve babasını art arda kaybedince büyükbaba ve büyükannesiyle yaşamaya başlar. Küçük Ağaç, bu sıcacık ailede iyi olmanın ve iyi kalmanın mücadelesini öğrenir. Büyükannesi ona haftada iki gün kütüphaneden aldıkları kitapları okur; dedesi ise ona doğanın dilini anlatır. Ölümün bir son olmadığını ve günün birinde tüm ruhlarının kavuşacağından bahseder. Kendi kararlarının sonuçlarına katlanma erdemini tatması için hata yapmasına izin verir ve engelleseydim asla doğrusunu öğrenemeyecektin, der. Kitapta Beyaz Adam olarak bahsedilen amerikalılar'ın, Çeroki kültürünü nasıl yok etmeye çalıştığını, onları yerlerinden ve yurtlarından gitmeye zorladığı anlatılır. Küçük ağacı, büyükanne ve büyükbabasından koparılıp bir amerikan okuluna götürülür. Burada işkenceler görür, boynunda sopalar kırılır. Ama o her gece gökyüzüne bakıp dua eder ve yeniden evine döneceği günlerin hayaliyle o işkence ortamında sağlıklı kalır.. Kitabı okumanızı ve  ardından vakit kaybetmeden filmini de izlemesini tavsiye ederim.. Şimdiden keyifli okumalar, kitapla kalın. 



20 Şubat 2017 Pazartesi

Beyaz Geceler; Dostoyevski

Dünyaca tanınmış Rus yazar Dostoyevski , Beyaz Geceleri  27  yaşında yazmış; kitap 1848'de yayımlanmış. Kitapta bir adamın 4 günlük aşk hikayesi anlatılır. Bir kahraman için fazla karamsar ve içine kapanık olan bu delikanlıya bundan sonra hayalperest diyeceğim; hayalperest Petersburg sokaklarında dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka, bir yıl önce iş için Moskova'ya giden ve gelince evlenme vaadinde bulunan genç kiracısına aşıktır. Hayalperest, Nastenka'ya ilk görüşte aşık olmuştur ama onu kaybetmemek için bu hislerini gizlemiştir. Genç kızla iyi arkadaş olurlar ve bırakıp giden kiracısına mektup yazması için onu yüreklendirir. Beklemekten usanan Nastenka ise kiracısının onu kandırdığını ve ona değer verdiği için hayalperesti sevdiğini söyler. Bu cevaba çok sevinen hayalperest bütün gece evlilik hayaliyle Petersburg sokaklarında gezer. Ertesi gün Nastenka ile dolaşırken uzaktan bir adam gelir ve evet bu O'dur, sevdiği adam ile Nastenka şimdi karşı karşıyadır. Sizce Nastenka kimi seçmiştir ? Gitmiş midir; kalmış mıdır ? Sonrasını öğrenmek isteyenleri Beyaz Geceleri okumaya davet ediyorum. Kısa sürede bitireceğiniz; başladı mı elinizden bırakamayacağız türden bir kitap.. Şimdiden iyi okumalar ❤

14 Şubat 2017 Salı

Kürt Mantolu Madonna ; Sabahattin Ali

Sabahattin Ali ;bu romanını hapishanede ve kolu kırık halde yazmış; canı acıdıkça elini sıcak suya sokup yazmaya devam ediyormuş. Yayınlandığı tarihte (1942) kadri kıymeti bilinmemiş, günümüz de ise bir hayli meşhur olmuş bir kitap. Kitap okumayı sevmeyen dostlarınız varsa onlara Kürk Mantolu Madonna' yı tavsiye edebilirsiniz. Akıcı üslubuyla okuyanları kendine hayran bırakıyor; hadi şunun altını çizeyim, şunun da derken kendinizi bütün kitabı çizmiş bir şekilde bulabilirsiniz.. O yüzden acele etmeden yavaş yavaş; sindire sindire okumak en güzeli..
Raif Efendi naif, yalnız ve ruhundaki depremleri içinde yaşayan bir adam ;  Maria Puder insanlara olan inancını yitirmiş bir kadın. İkisinin arasında geçen yoğun duyguların anlatıldığı roman. Tekrar tekrar okuyup dizi repliği gibi cümlelerini ezberlemeli..


⧫“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.”

⧫"Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş."

⧫"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir ki, ne kendimiz bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur."

⧫"Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."

⧫"Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"

⧫Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu.


Sahi ne diyordum... Ba-yıl-dım..!

Yusuf Atılgan; Aylak Adam

Bay C. ismi bile önemli olmayan sadece C. deyip geçirilen bir adam.. Yusuf Atılgan aslında bir adamın her şeye karşı çıkısını ve yabancılaşmasını anlatmış. Babasından kalma mirası yiyerek ve günlerini aylak aylak gezerek geçiren  Bay C. sürekli kim olduğu bilmediği bir kadını aramaktadır. Bulunca hayat amacını bulacağını,  aylaklığından kurtulacağını düşünür. Bir adam bir kızı görebilmek için günlerce aynı sinemanın önünde, aynı masada bekler mi? Aylaksa bekler. Kahramanımız C. kitapta sık sık iç dünyasına döner ve bilincinde olaylar düzensiz bir şekilde sıralanır. Okurken başta anlamakta zorlandım; ilk 65 sayfayı üç kere okudum. Kitap bittiğinde ise vayy be  muhteşem bir roman yazmış Yusuf Atılgan dedim ; bir daha okumak için kendisiyle sözleştim..
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu ?


 Herkesin kahraman olmak istediği çağda, bir anti-kahramanın  bilinçakışlarına, iç diyaloglarına şahit olmak isterseniz Aylak Adam tam size göre bir roman.. Şimdiden iyi okumalar..

10 Şubat 2017 Cuma

Nazan Bekiroğlu'Nun Masalları..

İçinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı..
Yoksa siz hala  Nazan Bekiroğlu kitabı okumadınız mı? O halde kendinize bu ay bitmeden bir iyilik yapın.. Hangi kitabını alsam diye düşünmeyin nasıl olsa okuduğunuz son kitabı olmayacak.. Ben kelimelere edebiyatın edebini giydiren bu kadına bayılıyorum. Nun Masalları kitabını aslında aldığım gün bitirdim yazmak ise bugüne nasipmiş. Kitabımız 4 bölümden oluşuyor ve her bölümde 4 hikaye bulunuyor ama  ben ilk bölümdeki Hattat ve Padişah hikayesine bayıldım.. Bu hikayede beklentim çok yükselmiş olacak sonraki hikayelerde hep aynı tadı aradım.. Bir yazarın daha sonraki bölümlerde ne anlatacağı tahmin edilmeye başlandıysa artık o yazar okunmaz olur, sözünü unutmuşum sanırım ilerleyen sayfalarda önüme bambaşka hikayeler çıktı ve hikayenin başı başkaydı sonu başka bitti. Her yazardan, bir kitap fikriyle başladığım bu yolda Nun Masalları'nı da bitirerek okunanlar listeme ekledim.. Merak edenler için kitaptan birkaç sözle yazımı bitiyorum.. Herkese şimdiden iyi okumalar 💗

⇨Beni bir tek sen anlarsın, sen beni tam anlarsın. Hiç boşluk kalmadan..

⇨Vaat ettiği ülkeyi vermeyenlerden olma ki vaat edilen ülkesi verilmeyenlerden olmayasın!

⇨Ben sana padişahlar hazırladım. sen bana cariyeler sundun.. Yeter..



2 Şubat 2017 Perşembe

Simyacı

Yeryüzünde Her İnsanın Kendisini Bekleyen Bir Hazinesi Vardır
Bu ara okuduğum her kitap içinde sıcacık umutlar barındırıyor; okuyunca ruha iyi gelen cinsten. Hayallerin peşinden giden bir çobanı anlatır bizlere Simyacı. Herkesin  kişisel bir menkibesi olduğunu (yani yazgısı) ve rüyaların, işaretlerin bizi yazgımıza ulaştırmak için nasıl çabaladığını. Roman kahramanı Santigo bir gün rüya görür ve İspanya'dan Mısır'a doğru bu rüyanın sırını öğrenmek için yola koyulur. Bir yol hikayesi gibiydi ve okurken gözlerimde Bab-ı Aziz filmi canlandı. Kitabın ana mesajı ise; bir şeyi yürekten istersek o şeyin oluşması için bütün evrenin o hayalimizi gerçekleştirmek için bizimle birlikte hareket edeceğidir. Bazı kitapların mutlaka okunmuş olması gerektir ya hani işte bu da o kitaplardan. Haydi dahil edin siz de listenize..

26 Ocak 2017 Perşembe

Bataklıklar Ülkesinden Beyaz Zambaklar Ülkesine

Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri okullarda okutulmasını zorunlu tuttuğu ve Cumhuriyet tarihinde Kur'an-ı Kerim'den sonra en çok alınan ve okunan kitap olma özelliği olan "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" . Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlerin mutlaka okunması için tavsiye ettiği kitaplardan biri. Yıkılmak üzereyken küllerinden doğan Finlandiya'yı anlatıyor. Bir roman gibi değil de bir ödev gibi okumak en güzeli. Kitap  biter bitmez bir daha okudum. Çeviri olmasına rağmen çok etkili bir üslup kullanılmış. 
Snelman Finlandiyali bir filozof; ülkesi İsveç sömürgesindeyken Bataklıklar Ülkesi olan Finlandiya'yı topyekun seferberlikle nasıl  Beyaz Zambaklar Ülkesine çevrildiğini anlatıyor. Bunun için başta öğretmenler, memurlar ve din adamlarına bu bilinci yerleştiriyor. 2 Milyon vatandaşın kahvelerde boş boş oturduğu, futbolla uyuşturulduğunu ve alkolle uyutulduğunu anlatıyor. Devletlerin güçlü ya da zayıf olması, ulusların yükselmesi ya da gerilemesi yalnız yöneticilerinden kaynaklanmaz. Sen ülkemiz için neler yapıyorsun, diye soruyor karşılaştığı herkese. Vatanın gelişmesi ve yükselmesi için uğraş vermenin en az vatan için ölmek kadar kutsal olduğunu belirtiyor. Çok vurucu cümleler kullanmış, yerinde ve doğru.. Öyle bir kitap ki nereye alıp koysanız o ülkenin ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Yaşadığımız şu zorlu günlerin ardından, 80 milyon vatandaşıyla 'Beyaz Zambaklar Ülkesi' olmayı asıl sen hak ediyorsun canım ülkem. Herkes alsın okusun bence okumadığımız her gün zarar..

25 Ocak 2017 Çarşamba

Leyla'nın Evi

Elinde kitap görünce sevindiğim tüm dostlar merhaba 😀
Son okuduğum kitap Leyla'nın Evi'ydi ve bu sayede Zülfü Livaneli'nin cümleleriyle tanıştım.. Kitabı zevkle okudum. Kitaba da ismini veren Leyla, Boğaziçi'nde Bosnalılar yalısında oturan eski bir İstanbul hanımefendisi. Dedesinden kalma bu yalıda mutlu mesut yaşarken  zengin bir iş adamı olan Ömer Cevheroğlu çeşitli hilelerle Leyla'yı evinden atar. (Leyla diyorum çünkü bu yaşlı kadın kendisine teyze denilmesinden hoşlanmıyor.) Leyla, günlerce yalının bulunduğu sokakta bir bavulun üstünde oturuyor, atalarına ait değerleri bırakıp gitmeye gönlü elvermiyor. Mahalleli çocuklarından olan gazeteci Yusuf,  Leyla'nın sokakta kalmasına karşı çıkıyor, onu sevgilisi Roxy ile yaşadığı Cihangir'e götürüyor..
Yalı hayatından çıkıp Cihangir gitmek hiç bilmediği bir hayatı fark etmesine sebep oluyor
Asi ve dikbaşlı Roxy; sakin, naif Yusuf ve eski İstanbul hanımefendisi Leyla bu üç karakterin aynı evde buluşması ve başlarından geçenler oyy oyy ne olaylar, ne olaylar..Bazı insanlar bazı insanlara şifadır ya bu romanda herkes birbirinin yaralarına şifa olmuş adeta. Tiyatro olarak da sahnelendiğini duyduğum andan itibaren en yakın zamanda oyunu izlemeye niyetlendim. Hatta bunun için kız günü bile yapabiliriz ama önce kitabı okumanız lazım.. Şimdiden iyi okumalar 💗

18 Ocak 2017 Çarşamba

Dublörün Dilemması

'Biz Bu Çağın Fiyakalı Kaybedenleriyiz'
 Kendime 'siz' diye hitap ederim. Saygınlığın ilk kuralı budur. Kendinizle aranıza mesafe koymazsanız, başkalarından bunu bekleyemezsiniz.. 

Annem niye beni 'Murat Menteş'  zekasıyla doğurmadı diye hayıflandım kitabı okurken ara ara 'beynim yandı len' dediğim de oldu.. Öncelikle kapak tasarımı için  April Yayınevini tebrik ederim; kitabın ismi de en az kapağı kadar dikkat çekici. Kitapta olaylar şizofren ve albino olan Nuh Tufan'ın üzerinden bizlere aktarılıyor..İtiraf edeyim kitabı okurken şizofrenler için dünya daha güzelmiş diye de düşündüm ; hayaller bir tek onların dünyasında hemen gerçek oluyor ama bize yazık değil mi?
Kahramanın en yakın arkadaşı İbrahim Kurban birgün bir buluş ile yanına gelince hemen gazetelere ilan veriliyorlar 'Aynı anda iki yerde olmanız mı gerekiyor bizi arayın!'  Ünlü bir bebek bezi firmasının sahibi olan Ferruh Ferman ilanı görüp İbrahim Kurban ile Nuh Tufan'ı arayınca olaylar akıl almaz ve eğlenceli bir şekil alır.
Yazarın üslubunu ve özellikle de ihtimallerini çok sevdim mesela kafanıza bir kuşun dışkısının isabet etme ihtimali 250'de 1'miş..
Yetimhanede büyümüş bu bembeyaz adam Nuh Tufan, en yakın arkadaşım oldu okurken kitap bittiğinde ise bir daha onunla konuşamacağım için üzüldüm. Günün birinde "Hollywood" sinemasını yakaladığımız gün bu kitabın filmini çekmemiz lazım. Asıl 'Akıl Oyunları' nı Murat Menteş yazmış.. 
Çok acayip ve müthiş bir zeka ürünü.. Okuyun, okumanız lazım.. 





11 Ocak 2017 Çarşamba

Masal Masal İçinde

En güzel hediye tabii ki kitaptır :)

Ahmet Ümit, bu masalları annesinden dinlemiş annesi de küçükken bir masalcıdan... Dedesi kızının gönlünü hoş tutmak için masalcı tutmaktan çekinmemiş. Tesadüf bir olay sonucu baba evine Antep'e gidince annesi yeniden anlatmış bu masalları. Yazar, çocukluğunu süsleyen bu masalları başkaları gibi unutmamak ve  hep anımsamak için yazmaya karar verince ortaya polisiye tarzı güzel mi güzel bu masal kitabı çıkmış. Kitabın giriş kısmına bir harita yerleştirilmiş. Kitaptaki tüm masallar haritası verilen güzergâh üzerinden ilerliyor. Masallar biz edebiyatçıların tabiriyle iç içe geçmiş masal tekniğiyle yazılmış..Kitapta 6 masal var fakat hepsi birbiriyle bağlantılı; okuduğuz bir masalın cevabını ancak bir sonraki masalda bulabiliyorsunuz. Bu da okumayı çok zevkli ve süratli hale getiriyor. Ben çok sevdim, eminim siz de çok seveceksiniz. Şimdiden iyi okumalar 📙📚

9 Ocak 2017 Pazartesi

Mucizeler diyorum bayım gerçekler; siz inansanız da inanmasanız da..

Biri geçip karşınıza kısa bir süre için havada durabilse vayy bu bir mucize der şok geçirirsiniz ; içinde yaşadığınız yüzlerce tonluk dünyanın kocaman bir boşlukta havada nasıl durabildiğini hiç düşünmeden...Kendi kendini hasta eden insanları duyunca şaşırmıyoruz ama niyeyse kendini iyileştirebilen insanlara inanamıyoruz.. Albert Eistein hayat'ın iki şekilde yaşanacağını söylemiştir: '' Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi..'' Aldığımız her nefes bir mucizedir... İyi insanlar mucizedir... Sizi karşılıksız seven dostlarınız bir mucizedir.. Gerçek mucize ise ailenizdir.. 💕
Cennetten Mucizeler
Bir film izledim ve hayata bakış açım değişti; demek istiyorsanız ailenizle izleyebileceğiniz sıcacık bir film, filmi izlerken ışıkları kapatın çünkü bazı mucizeler gerçekleşirken ağladığınız görülsün istemeyebilirsiniz..Şimdiden iyi seyirler..